Table of Contents
ToggleDiyabet
Tip 2 Diyabete genelde hastalığın bulgularının ortaya çıkması sonucunda yapılan kan şekeri ölçümleri ile yada bazı durumlarda rutin kan testlerinde kan şekerinin yüksek çıkması ile tanı konulur.
Kan Şekeri (Glukoz) Metabolizması
Glukoz (basit kan şekeri) vücut için en önemli enerji kaynağıdır. Bütün hücreler enerji kaynağı olarak glukozu kullanırlar. Yemek yedikten sonra barsaklardan emilen glukoz doğrudan kana geçer. Bu durum yemekten hemen sonra kan şekerini yükseltir.
İşte bu kan şekerinde artış, pankreasdaki β (beta olarak okunur) hücrelerinden hızla şeker dengeleyici hormon denilen hormonun salgılanmasını sağlar. şeker dengeleyici hormon glukozun hücreler tarafından alınarak enerji kaynağı olarak kullanılmasını sağlar. Böylece kan şekeri düzeyleri normal seviyelerde tutulmuş olur.
Anahtar ve Kilit Modeli olarak şeker dengeleyici hormon – Glukoz İlişkisi
Glukoz en basit formdaki kullanılabilir biyolojik şekerdir. Bu en basit şeker parçası vücudumuz için hayati önem taşır. Çünkü özellikle beyin sadece glukoz (basit şeker) kullanarak çalışır. Ancak çok uzun açlık dönemlerinde keton cisimi dediğimiz bir çeşit protein yıkım ürünleri beyin tarafından kullanılabilir.
Glukoz beyin için bu kadar önemli olduğu gibi, özellikle kaslar içinde büyük önem taşır. Vücudumuzda ki kasların tamamı kan şekerini (glukoz) en çok tüketen organlardır. Dolayısıyla kan şekerinin artmasında kasların şekeri kullanmamasının rolü büyüktür.
Kan şekeri artması, kanda gereksiz yere glukozun (basit kan şekerinin) birikmesi demektir. Bu duruma hiperglisemi diyoruz (aynen tansiyon yüksekliğine hipertansiyon dememiz gibi). Hiperglisemi (yani kan şekerinin yüksekliği), şeker dengeleyici hormonin yetersiz yada etkisiz kalması sonucu, kasların glukozu (basit şeker) almamasından kaynaklanır.
Kas hücreleri üzerinde reseptör adı verilen bir takım kilitler bulunmaktadır. Bu reseptörler normal şartlarda şeker dengeleyici hormoni tanıyan ve ona uygun yapıdadırlar. şeker dengeleyici hormon aynen bir anahtar gibi bu kilitlere bağlanır ve gerekli kapıları açarak glukozun (basit şeker) kas hücresi içine girmesini sağlar. Yani kasların kapılarını glukoza (basit şeker) açmaları için anahtar olarak şeker dengeleyici hormone gereksinimleri vardır. İşte bu modele anahtar-kilit modeli adını veriyoruz.
Tip 2 Diyabette bu modelin işleyişi bozulur. Kas hücreleri, üzerlerinde bulunan ve şeker dengeleyici hormonle açılan kilitlerini (reseptörlerini) değiştirirler. şeker dengeleyici hormon kan şekeri arttığında kaslara giderek bu kilitleri açmak ister. Fakat bağlanabileceği uygun kilit sayısı çok azaldığından glukozun kas hücresine girmesini sağlayacak kapıları açamaz. Sonuç olarak kanda glukoz düzeyi artar ve hiperglisemi meydana gelir.
Tip 2 Diyabet Bulguları Nelerdir?
Tip 2 Diyabet kanda, basit kan şekeri olan glukoz düzeyinin yüksekliği ile seyreden bir hastalıktır. Kan şekeri yükseldiğinde ve kaslar tarafından tüketilmediğinde idrar ile atılımı artar. İdrarla şeker fazla atılacağı zaman şekerle beraber su da bol miktarda idrara geçer. Hastalar çok sık ve çok miktarda idrar yaparlar. Çok idrar yapmaya başlayan hastaların vücutlarından fazla sıvı kaybı olduğu için çok susama hissi meydana gelir ve çok su içmeye başlarlar. Aynı zamanda sıvı kaybına bağlı olarak tükürük salgısıda azalır.
Ağız kuruluğu olur. Ciltte gerginliği ve canlılığı sağlayan su azaldıkça cillte kuruluk olur. Cilt kurudukça ve sinir hasarına bağlı hissizlik geliştikçe özellikle ayaklarda olmak üzere yaralar ve infeksiyonlar olmaya başlar. Kan şekeri ana enerji kaynağı olduğu halde kaslar tarafından kullanılamaz. Kaslarda gerekli enerjiyi bulamadıkları için çabuk yorulurlar. Hastalarda halsizlik, çabuk yorulma gibi bulgular olmaya başlar. Kanda şeker aşırı birikmesine rağmen kaslar bu kaynaktan enerji alamazlar ve hastalar ne kadar yemek yerlerse yesinler açlık hisleri geçmez.
Sık sık acıkmaya bağlı iştah artar fakat egzersiz bile yapılmamasına karşın ani kilo kayıpları olur. Bu durum enerji kaynağı sıkıntısı çeken vücudun, enerji kaynağı olarak kasları ve yağları yıkıma uğratmasına bağlıdır. Bu seyir her hastada farklı şekilde olsa da, sonuç değişmez ve şeker hastalığı tüm bulguları ile kendini beli eder. Kanda gittikçe artan ve hücreler tarafından tüketilemeyen şeker tüm organlara kalıcı ve yıkıcı hasar vermeye başlar.
Tip 2 Diyabet belirtileri
- • Çok sık idrara çıkma
- • Aşırı susama ve su içme
- • Ağız kuruluğu
- • Ciltte kuruluk ve sertleşme
- • Aşırı halsizlik ve yorgunluk
- • Ani ve hızlı kilo kayıpları
- • Aşırı acıkma ve yemek yeme isteği
- • Mide bulantıları ve kusma
- • Bulanık görme
- • Kötü ağız kokusu
- • Sık enfeksiyon geçirme
- • Yaraların geç iyileşmesi
- • Kadınlarda adet bozuklukları
- • Erkeklerde iktidarsızlık, cinsel güçte azalma
Tip 2 Diyabet Tanı Kriterleri Nelerdir?
Kan şekeri (glukoz) düzeyi normalde 100 mg/dl’nin altında olmalıdır. 100 ile 125 mg/dl arasında olan değerlerde açlık kan şekerinin (AKŞ) bozulduğu düşünülür. Bu grupta olan insanlar pre-diyabet olarak adlandırılır. Yani henüz diyabet olmamıştır. Ancak hasta diyabetin bir basamak öncesindedir ve çok geçmeden Tip 2 Diyabet olacaktır.
Bir kişiye Tip 2 Diyabet tanısı konulması için açlık kan şekerinin 126 mg/dl yada üzerinde olduğunun saptanması yeterlidir. Bu hastaların 2 saatlik şeker yükleme testlerinde (Oral Glukoz Tolerans Testi – OGTT) de 2. saat kan şekerleri 200 mg/dl yada üzerinde çıkacaktır.
Bu durumda Tip 2 Diyabet tanısı için iki kriterden birinin olması yeterlidir:
- • AKŞ (açlık kan şekeri) ≥ 126 mg/dl
- • OGTT 2. saat değeri ≥ 200 mg/dl
Pre-Diyabet Nedir?
Açlık kan şekerinizin 100 ile 125 mg/dl arasında olması durumu Bozulmuş Açlık Kan Şekeri (Impaired Fasting Glucose – IFG) olarak adlandırılır. Bu durumda OGTT 2. saat değeri 140 mg/ml altında yani normal düzeyde olur. Bir diğer durum ise Bozulmuş Şeker (glukoz) Toleransı (Impaired Glucose Tolerance – IGT) adı verilen durumdur. Bu durumda hastanın açlık kan şekeri (AKŞ) normal düzeylerdedir (≤ 100 mg/ml) ancak OGTT 2. saat değeri 140-199 mg/dl arasında saptanır. Bu iki durumada pre-diyabet denir.
HbA1c Nedir?
Hemoglobin (Hb) kandaki akyuvarların içinde bulunan ve oksijen taşıyan bir proteindir. Kanda ki şekerin düzeyine göre bir kısım hemoglobin proteinleri şeker (glukoz) ile kaplanır. Aynen çikolata sosuna batırılan çilekler gibi glukozla kaplanan bu hemoglobinlere “Şekerlenmiş hemoglobin” yada “glikolize hemoglobin” anlamına gelen HbA1c adı verilir. Şeker hastası olmayan insanlarda da bu HbA1c molekülleri kanda mevcuttur ancak tüm hemoglobinler içindeki yüzdesi %6.5’in altındadır.
HbA1c düzeyleri kan şekerinin son 3 aylık seyri hakkında fikir verir. Diyabetli hastaların kan şekeri kontrollerinin orta vadede nasıl seyrettiğini ve uygulanan tedavinin etkinliğini HbA1c düzeyleri ile takip ederiz. Eğer bir kişinin HbA1c değeri ≥ % 6.5 ise o kişi diyabet hastasıdır. Eğer HbA1c değeri % 5.7-6.5 arasında ise Tip 2 Diyabet için çok yüksek risk altında demektir.
Tip 2 Diyabet ve Obezite için Gerçekler:
- • Eğer açlık kan şekeriniz 100 mg/dl üzerinde çıkmış ise, bu durumu hafife almayın. “Dün gece ağır yemiştim. Ondan olmuştur” demeyin. Hemen bir diyabet uzmanına gidin ve hayatınızı yeniden planlayın.
- • Pre-Diyabet Tip 2 Diyabetin hemen bir önceki basamağıdır. Eğer yaşam şeklinizi değiştirmez iseniz çok kısa sürede Tip 2 Diyabet olmanız kaçınılmazdır.
- • Eğer Pre-Diyabet iseniz ve obeziteniz varsa, yani tedavi gerektiren şişmanlık durumundaysanız, hemen zayıflayın. BMI ≥ 30 kg/m2 olan hastalarda şişmanlık tedavi gerektiren boyuta ilerlemiş demektir.
- • Obezite Tip 2 Diyabetin en önemli nedenidir. Obezite ile olan pre-diyabet hızla Tip 2 Diyabete ilerler.
- • Obezitenin ilk basamak tedavisi diyet ve düzenli egzersizdir. Birçok hasta bu şekilde % 10’a kadar kilo kaybı elde edebilir. Bu kilo kayıpları bile sağlığınızda düzelmeye yol açar.
- • Diyet ve kalori kısıtlaması ile kaybedilen kilolar birçok hastada bir yıl içinde fazlası ile geri alınmaktadır. Eğer obeziteniz var ise ve pre-diyabet buna eklenmiş ise uzun dönemli kilo kontrolü sağlamalısınız. Çünkü sık sık alınıp verilen kilolar vücudunuzu daha çok yorar ve metabolizmanızı (yani vücudunuzun doğal ve sağlıklı işleyişini) bozar.
- • YO-YO diyeti adını verdiğimiz bu durum Tip 2 Diyabet gibi ağır sorunların daha erken ortaya çıkmasını yada varsa daha hızla kötüleşmesine yolaçar.
- • Dünya Sağlık Örgütü Tedavi gerektiren şişmanlığın en etkin ve kalıcı tedavisinin obezite cerrahisi ile mümkün olduğunu bildirmektedir.
- • Eğer BMI ≥ 35 kg/m2 iseniz ve Tip 2 Diyabetiniz varsa Tip 2 Diyabet bulgularınız ve obezitenizin ortadan kaldırılması için EN ETKİLİ, EN GÜVENİLİR ve EN UZUN SÜRELİ TEDAVİ obezite cerrahisi ile mümkündür.
- • Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) BMI ≥ 30 kg/m2 olan ve Tip 2 Diyabeti ilaç, şeker dengeleyici hormon ve diyet gibi geleneksel yöntemlerle kontrol altına alınamayan; Tip 2 Diyabete bağlı hipertansiyon ve diğer ağır kardiovasküler komplikasyonları olan hastalarda obezite cerrahisinin alternatif olarak düşünülmesini konsensus kararı olarak ilan etmiştir.
(Uluslararası Diyabet Federasyonu Bildirgesi: Bariatric Surgical and Procedural Interventions in the Treatment of Obese Patients with Type 2 Diabetes. A position statement from the International Diabetes Federation Taskforce on Epidemiology and Prevention-2011)
Aşikar Diyabet | Bozulmuş Açlık Şekeri (IFG) | Bozulmuş Şeker Toleransı (IGT) | IFG + IGT | Yüksek Diyabet Riski | |
---|---|---|---|---|---|
Açlık Kan Şekeri | ≥126 mg/dl | 100-125 mg/dl | ≤ 100 mg/dl | 100-125 mg/dl | – |
Şeker Yükleme Testinde 2. Saat Kan Şekeri | ≥200 mg/dl | ≤140 mg/dl | 140-199 mg/dl | 140-199 mg/dl | – |
Rastgele Kanşekeri | ≥200 mg/dl + Diyabet Bulguları | – | – | – | – |
HA1c | ≥ % 6.5 | – | – | – | % 5.7-6.4 |
Diyabet %10 hastada doğuştan şeker dengeleyici hormon üretiminin hiç olmadığı yada işe yaramayacak kadar az üretilmesinden kaynaklanır. Bu gruptakiler Tip 1 Diyabet olarak adlandırılır. Kendi şeker dengeleyici hormoni olmayan bu hastalara metabolik cerrahi yöntemlerin hiçbir faydası olmaz. Oysa şeker hastalarının % 90’ı Tip 2 Diyabet sahibidir. Bu hastalarda şeker dengeleyici hormon üretimi ve fonksiyonları temelde normaldir. Bu hastaların ezici çoğunluğu tedavi gerektiren düzeyde şişmanlığa sahiptir (BMI ≥ 30 kg/m2).
Buna Obezite diyoruz. Obeziteniz ilerler ve vücut kitle indeksiniz (BMI ≥ 40 kg/m2) olur ise o zaman şişmanlığa bağlı ölümcül olabilecek ağır sorunların başlayacağı aşamaya gelmişsiniz demektir. Bu duruma da Morbid Obezite diyoruz. Bu durumlar Tip 2 Diyabet için en önemli tetikleyici nedeni ve en uygun zemini oluştururlar. Bu durumda olup şeker hastalığınız (Tip 2 Diyabet) varsa Metabolik Cerrahi (yada Obezite Cerrahisi) sizin için hayat kurtarıcı olur. Metabolik Cerrahi (yada Obezite Cerrahisi) tamamen sağlık sorunlarınız için uygulanır.
Metabolik Cerrahi (yada Obezite Cerrahisi) asla estetik cerrahi yöntemler değildir. Oluşan estetik düzelmeler birer BONUS olarak değerlendirilebilir. Ancak Metabolik Cerrahi (yada Obezite Cerrahisi) planlanırken bunlar asla hedeflenmez ve ona göre seçim yapılmaz. Biz sizin şişmanlığınızın yol açtığı şeker hastalığınızın, hipertansiyonunuzun, kalp damar hastalıklarınızın ve artmış kötü kollesterolünüzün en etkin ve kalıcı tedavisini uygulamaktayız.