Facebook

Gastrik ByPass Nedir?

Obezite cerrahisi ile alakalı meydana gelen gelişmeler sonucunda artık gastrik bypass ameliyatı konusundaki çalışmalarda da ciddi oranda artış meydana gelmeye başladı.

Uzmanlar tarafından gerçekleştiren bu ameliyat ile beraber gerekli konuların üzerinde durulması ile beraber birçok kişi için kilo verme süreci ciddi anlamda kolaylaşmış olur.

Gastrik ByPass (R-YGB) Ameliyatı Nedir?

Gastrik By-Pass (R-YGB) Ameliyatı Nedir?

Kombine tip ameliyatlar arasında yer alan Laparoskopik Gastrik By-Pass, en sık kullanılan ameliyat tiplerinden biri olarak da bilinir. Obezite cerrahisinde sıklıkla tercih edilen bu ameliyat ile beraber midenin hacmi yüksek düzeyde küçültülür. Bununla beraber alınan besinlerin emilimi ince bağırsakta kat edilmesi gereken yolun kısalmasından dolayı azalır.

Midenin başlangıç bölgesindeki kısım yaklaşık olarak 30 – 50 cc kalacak şekilde geri kalan kısmından dikkatlice ayrılır. Bu aşamada ince bağırsakların bir kısmı da by-pass edilip yeni oluşturulmuş küçük mideye bağlanarak operasyon ile alakalı önemli adımlar atılır.

Gerçekleştirilmiş ameliyat ile beraber kişi çok daha küçük porsiyonlar yiyerek çok daha hızlı şekilde doyma hissine erişirler. Bununla beraber tüketilecek yüksek kaloriye sahip olan besinlerin ciddi bir kısmının emilimi de engellenmiş olur. Doğru detayların üzerinde durularak gerçekleştirilecek ameliyat ile beraber kalıcı olmasının yanı sıra etkin şekilde kilo kaybı yaşanması mümkün hale gelmiş olur.

Ameliyata girmiş olan kişiler küçültülmüş olan yeni mide poşları sayesinde çok daha küçük porsiyonlar ile beraber daha hızlı şekilde tokluk hissinin elde edilmesi mümkün hale gelir. Yapılacak operasyon, gerekli görülen durumlarda geri dönüştürülebilir.

Gastrik ByPass (R-YGB) Ameliyatı Hangi Hastalıklarda Kullanılır?

Genel olarak bu ameliyat birincil şekilde morbid obezite için tercih edilen bir ameliyat olarak bilinir. Obezitenin ortaya çıkması sonrasında kişilerde kendini gösteren hastalıkların varlığının ortaya çıkması ile beraber Gastrik By-Pass ameliyatı tercih edilebilir.

Bu hastalıkların başında gelen ise Tip – 2 diyabet gelir. Kontrol altına alınması imkansıza yakın olan Tip – 2 diyabet hastaları için bu ameliyatın gerçekleştirilmesi sonrasında son derece olumlu sonuçların elde edilmesi mümkün hale gelmiş olur.

Gastrik ByPass (Mide Bypass) Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Gastrik By-Pass (Mide Bypass Ameliyatı) Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Kişinin mide bypass ameliyatı öncesinde doktor tarafından ayrıntılı şekilde değerlendirmeler yapılır. Bu aşamada fiziksel tetkikler ile beraber psikiyatri ve endokrinoloji uzmanları tarafından da her bir hasta ameliyat öncesinde gerekli şekilde değerlendirilir.

Ameliyat ağırlıklı olarak laparoskppik yöntem ile yapılıyor olsa da son zamanlarda robotik cerrahi de sıklıkla tercih ediliyor. Operasyon esnasında 1 cm çapına sahip 4 ila 6 delik ile ameliyatın gerçekleştirilmesi sağlanır.

Gastrik By-Pass ameliyatı esnasında aynen tüp mide ameliyatı esnasında olduğu gibi midenin küçültülmesi sağlanır. Bu aşamada midenin yaklaşık olarak %95’lik kısmının By-Pass edilmesi hedeflenir. Cerrahi yöntemler kullanılarak ikiye ayrılmış olan midenin bir kısımlık bölgesi 12 parmak bağırsağının By-Pass edilmesi sonrasında bağırsağın orta kısmına takılır. Diğer kısım ise vücuttan çıkartılmaz ve görevini devam ettirir. Bu sayede de tüketilmiş olan gıdaların 12 parmak bağırsağından geçmesi önlenir.

Ameliyat ile beraber yalnızca kişinin çok daha az gıda ile doyması sağlanmaz. Bununla beraber kişinin almış olduğu gıdanın bir kısmı da emiliminin sağlanması amaçlanır. Ameliyatın gerçekleştirilmesi sonrasında hastane ortamında 4 ila 6 gün takip edilmesi gerekir.

Taburcu olma süreci esnasında diyetisyen ilk kontrole kadar geçen süre için beslenme programı planlaması yapılır. İlk senelik zaman dilimi içerisinde obezite cerrahi ile beraber psikiyatri, endokrinoloji ve psikiyatri uzmanı tarafından kişinin yakın takibi gerçekleştirilir.

Gastrik Bypass Tipleri Nelerdir?

Gastrik Bypass Tipleri Nelerdir?

Günümüzde cerrahi alanında gelişen teknoloji ile beraber mide bypass ameliyatı konusunda da ciddi anlamda gelişmeler meydana gelmeye başlamış durumda. Böylece insanların sağlık durumlarına bağlı olarak en doğru yöntemin tercih edilmesi sağlanmış olur.

Roux en Y Gastrik Bypass: Bu mide bypass ameliyatı esnasında midenin özefagus ile birleşmiş olduğu noktadan itibaren yaklaşık olarak 25 – 30 cc’lik mide hacmi kalacak şekilde iki mide arası özel stapler aleti kullanılarak ikiye ayrılır. Bunun sonucunda ise küçük bir mide poşu ile midenin diğer kısmı kalır.

Bununla beraber mideyle ince bağırsak arasında stoma oluşturulup bağlantı sağlanmış olur. İnce bağırsak ile poş arasındaki yeni bağlantı ise Roux en Y kolu olarak isimlendirilir. Bu sayede yemek borusundan gelecek olan besin, ince bağırsağın ilk bölümü ve midenin büyük bir kısmı bypass edilmiş olur.

Mini – Gastrik Bypass: Bu ameliyat esnasında da özel stapler aletleri ile midenin tüp şekline ulaşması sağlanır. Mini-gastrik bypass ile oluşturulacak mide poşu, Roux en Y tipine nazaran daha büyük yapıda olur.

Sonrasında ise ince bağırsak segmenti yaklaşık olarak 200 cm mesafeden yeni oluşturulmuş mide poşu ile bağlantısı sağlanır. Bu tekniğin Roux en Y tipine nazaran teknik olarak çok daha kolay olmasının yanı sıra tek bir bağlantısının olmasıdır. Ancak her iki gastrik by-pass tipinde de kişinin kilo verme mekanizması aynı şekilde işler.

Mini – Gastrik Bypass (MGB)

İlk olarak 1997 senesinde North Caroline Üniversitesi’nde uygulanmış olan mini-gastrik bypass ameliyatı, alınan sonuçların geliştirilmesi ile beraber günümüze kadar gelmeyi başardı.

2000 senesine gelindiğinde ise sunulan veriler ile beraber günümüzde sıklıkla tercih edilen obezite cerrahisi yöntemleri arasında kendine yer buldu. İlk başlarda bu yöntem ile alakalı cerrahlar arasında çeşitli tartışmalar ortaya çıkmış olsa da daha sonrasında ameliyatların beraberinde getirmiş olduğu olumlu sonuçlar ile ilgili alanda aktif olarak tercih edilmeye başladı.

Mini Gastrik Bypassın Faydaları Nelerdir?

Yapılan mini-gastrikbypass ameliyatı ile midenin hacminde küçülme gerçekleştirilir. Bu sayede tüketilecek besinlerin miktarında da gözle görülür bir azalma ortaya çıkar. Ameliyat esnasında ince bağırsağın başlangıç bölgesinde yer alan yaklaşık 200 cm’lik bölüm gıda geçişinden ayrılır.

Bu bölüm ise emilimi ve sindirimi sağlayan safra le diğer sıvıları taşıma görevini yapar. Ameliyat ardından oluşturulmuş küçük mideden geçen besinler ince bağırsağın ortalarına aktarılır. Besinlerin 200 cm’lik bölgeden geçmemesi sayesinde fazla alınmış kaloriler emilmeden atılır. Böylece ciddi oranda kilo kaybının yanı sıra kaybedilen kilo oranının korunması sağlanır.

Midenin büyük bir kısmının ameliyat ile kullanılmamak üzere ayrılması sonucunda ilgili kısmın etkinliği yavaşça yitirilmeye başlanır. Bununla beraber de insanların vücutlarında kendini gösteren açlık hormonunun oranında da azalmalar meydana gelir. İnsanlar böylece daha erken dönemlerde oluşan tokluk hissi ile birlikte bunun etkili olduğu sürelerde yemek tüketimini daha az düzeylere indirmeyi başarır.

Başarılı şekilde gerçekleştirilecek ameliyatın sonrasında ilk aylık süreçte kişiler 10 ila 15 kilo kaybedebilirler. Kilo kaybı oranı ise zaman geçtikçe azalma eğilimi gösterir. Bu yöntem sonrasında fazla kiloların verilmesindeki başarı oranı tüp mide yöntemine nazaran çok daha yüksek düzeylerdedir.

Ameliyatın sonrasındaki 1 yıl içerisinde kişiler fazla kilolarının yaklaşık olarak %75’ini kaybederler. 2. Yıl ise oran %80 ila 90 oranlarına ulaşır. Fazla kiloların kaybedilmesi ile beraber obeziteye eşlik etmekte olan hastalıklarda da belirgin düzeylerde iyileşme görülür.

Fazla kiloların gitmesi sonrasında bel ve diz bölgesinde olan yükün azalmaya başlaması sonrasında da ilgili alanlardaki ağrıların büyük bir bölümü de kendi kendine geçmeye başlar.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kimlere Uygundur?

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Kimlere Uygundur?

İnsüline bağımlı olan morbid obez bireylerin tedavisi esnasında mini-gastrik bypass yöntemi çoğu doktor tarafından tercih edilir. Diyabetik olan hastalarda da klasik gastrik bypass ve tip mide ameliyatlarına nazaran bu yöntem daha etkili sonuçların ortaya çıkmasını sağlar. Vücut kitle endeksi 35 ve üzeri olan ve bununla beraber metabolik sendrom bulunan hastalar da bu yöntem için uygun olarak görülür.

Daha önceki dönemlerde mide küçültme ve tüp mide gibi ameliyatları olup yıllar içerisinde yeniden kilo alarak morbid obez olan hastalar için de bu yöntem uygulanır. Bu tarzdaki hastalarda mini gastrik bypass işlemi son derece kolay olup yöntemin gerçekleştirilmesi sonrasında komplikasyon meydana gelme olasılığı da son derece az olur.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatına Hazırlık Nasıldır?

Her ameliyat öncesinde olduğu gibi mini-gastrik bypass öncesinde de hazırlık süreci son derece önemlidir. Doktor tarafından gerçekleştirilecek muayeneler ve tetkikler esnasında kişinin ameliyat için uygun olup olmadığına karar verilir.

Doktorun taleplerine bağlı olarak rutin kontrollerin yanı sıra kan testleri ile çeşitli tıbbi testler talep edilebilir. Bu aşamada doktor tarafından kişiye düzenli olarak kullandığı ilaçların olup olmadığı sorulur. Sorulara mümkün olan en doğru şekilde cevap verilmesi gerekir. Bu sayede doktor gerekli olarak görmesi halinde ilaçların bazılarının kesilmesini isteyebilir ya da dozlarını tekrardan ayarlar.

Ameliyatın öncesinde süreçte mutlaka doktor tarafından önerilmiş şekilde beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekir. Bu işlem yalnızca kilo verme sürecinin kolaylaşmasını sağlamaz.

Aynı zamanda ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecinin de hızlanmasını sağlar. Sigara ve alkol, ameliyatın riskini arttırmasının yanı sıra iyileşmeyi zorlaştırmasına neden olan etkenlerdir.

Ameliyattan önce hazırlık sürecinde bunların bırakılması da yine önemli detaylar arasında yer alır. Doktor tarafından verilmiş olan talimatlara ne kadar iyi şekilde uyulursa, hem kilo verme hem de iyileşme sürecinde herhangi bir olumsuz durumun ortaya çıkmasının önüne geçilmiş olunur.

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Mini Gastrik Bypass Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Mide hacminin küçültülmesinin yanı sıra bağırsaklardaki besin emiliminin önlenmesi amacı ile yapılan mini-gastrik bypass ameliyatı için öncesinde doktor tarafından gerekli olan tüm kontroller eksiksizce yapılır.

Ameliyat esnasında karın bölgesinde 1 cm olacak şekilde 5 – 6 tane kesi yapılarak kesilerden karın bölgesinin iç kısmına trokar olarak adlandırılan aletler sokulur. Trokarlar ile oluşturulmuş giriş yerlerinden karnın içinde kameranın yanı sıra ameliyat için gerekli olan aletler yerleştirilir. Bu aletler ve kamera, ameliyat için uygun özel tasarıma sahiptir.

Midenin giriş bölümünde küçük boyutlarda mide tüpü oluşturulur. Daha sonrasında da bu kısım midenin kalanından tamamen ayrılır. Uygulanacak işlemin ardından kişinin kullanacağı mide, küçük bir tüp şekline sahip olan yeni mide parçasıdır.

Mideden ayrılmış olan büyük parça da yine karın içerisinde kalarak salgılarını üretmeye sorunsuzca devam eder. İşlemler sırasında oluşturulmuş ve sonraki süreçte kullanılacak küçük mide ve ince bağırsak arasında bağlantı gerçekleştirilir. Bu sayede alınacak gıdaların rahatlıkla bağırsaklara geçmesi sağlanır. Geçekleştirilen bu işlem ameliyatın ikinci bölümü olarak tanımlanır.

Ameliyat esnasında oluşturulmuş olan ince bağırsak ve küçük mide arasında bağlantı ortaya çıkartılırken ince bağırsağın başlangıç nokrasında yer alan yaklaşık 2 metrelik kısım atlanır. Bunun yerine ince bağırsağın ortasına yakın olan bir bölgeden mideye direkt bir bağlantı yapılır. İşlemlerin yapılmasının ardından cerrahi kesiler kapatılarak ameliyat sorunsuzca bitirilir.

Gastrik By- Pass Ameliyatı Sonrasında Beslenmede Nelere Dikkat Edilmelidir?

Ameliyatın gerçekleştirilmesi sonrasında kilo verme sürecinin sağlıklı şekilde ilerlemesi için beslenme konusunda aşağıdaki detaylara dikkat etmek önemlidir.

  • Günlük en az 3 öğün yenildiğinden emin olmak gerekir.
  • Yemekler protein öncelikli olmak üzere sebze ve meyve, son olarak da tam buğdaylı tahıl gruplarını içerisinde barındırmalıdır.
  • İlk iki haftalık süreçte sıvı, 3 – 4 ve 5. Haftaların arasında ise mümkün olduğu kadar püre kıvamında hazırlanmış yiyeceklerin tüketilmesine dikkat edilmelidir.
  • Bu süreçte insanların en fazla karşılaştıkları sorunların başında dehidrasyon gelir. Bunu engellemek için günde minimum 6 – 8 bardak su tüketilmesine dikkat edilmelidir. Aksi durumda baş dönmesi, baş ağrısı, dilde beyaz yaralar, mide bulantısı, koyu renk idrar gibi sorunlar kendini gösterir.
  • Beslenme düzenine berrak ve yumuşak yiyecekler eklenmelidir.
  • Kesme/toz şeker, tatlı çeşitleri ve şekerleme gibi basit şekerlerden kaçınılmalıdır.
  • Yiyecekleri iyi bir şekilde çiğnenmeli ve püre haline gelince yutulmalıdır. Eğer ki yiyecekler püre haline gelene kadar çiğnenmezse mide çıkışını tıkar. Bu da rahatsızlık hissi, ağrı ve kusma hissi ortaya çıkar.
  • Sıvı içecekler ve katı yiyecekler aynı anda alınmamalıdır. Aksi durumda sıvı içimi küçük mideyi dolduracak ve erkenden doygunluk hissini ortaya çıkartır. Bununla beraber kusma hissini de beraberinde getirir.
  • Yiyecekler mümkün olduğu kadar yavaş şekilde yenmelidir. 2 tabaklık yemeğin 20 dakikada yenmesi önemlidir.
  • Yeme esnasında karnın ortasında baskı ya da doygunluk hissinin ortaya çıkması ile beraber yeme içme bırakılmalıdır.
  • Bu süreçte tüketilmekte olan besinlerin düzenli olarak kaydedilmesi, sürecin takibi açısından yarar sağlar. Günlük olarak kalori ve besin öğelerinin listelenmesi sayesinde diyetisyen ile yapılacak görüşmelerde diyet programının sonuçları ile alakalı gerekli adımların atılması sağlanmış olur.
  • Doktor tarafından önerilmiş takviyeler bu süreçte düzenli olarak alınmalıdır. Ameliyat sonrasında insanların vücutlarında mineral ve vitamin eksikliklerinin ortaya çıkması son derece normalidir. Bunların yerine getirilmesi adına doktorun verdiği takviyeler ciddi oranda başarılı sonuçları beraberinde getirir.
  • Ameliyat sonrasında taburcu edilen kişinin doktorun belirlediği aralıklar ile kontrole gelmesi gerekir. Yapılacak olan bu kontroller yalnızca kişinin kilo kaybının izlenmesi için gerekli değildir. Aynı zamanda sağlık durumunun değerlendirilmesi ve gerekli görülen konular için doğru müdahalelerin yapılabilmesi adına son derece büyük öneme sahiptir.

Gerçekleştirilen ameliyat sonrasında diyetisyen tarafından verilmiş olan listelere ve tavsiyelere ne kadar iyi şekilde uyulursa, sağlıklı şekilde kilo verim süreci de o denli sorunsuz şekilde ilerlemiş olur.

Gastrik ByPass Ameliyatı Sonrasında Hangi Besinlerden Uzak Durulmalıdır?

İnsanların mide bypass ameliyatı sonrasında kilo verme ve iyileşme sürecinde beslenme düzenlerine ciddi oranda dikkat etmeleri gerekir. Bu süreçte bazı besinlerden uzak durulması da son derece önemlidir.

Diyetisyen tarafından genel olarak verilecek listede uzak durulması gereken besinler yer alır. Bu besinler pirinç pilavı, taze ekmek, kereviz, tatlı mısır, çiğ meyveler, lifli meyveler, portakal ve greyfurt gibi meyveler ile saf etler olarak listelenebilir.

Gastrik ByPass Ameliyatı Hangi Hastalar İçin Uygundur?

Genel olarak mide bypass ameliyatı vücut kitle endeksine göre değerlendirilerek gerçekleştirilir. Bu indeks 40 ve üzerinde olan ya da 35 – 40 arasında indekse sahip olan obezite ile ilişkili Tip – 2 diyabet, uyku apnesi ve hipertansiyon gibi medikal problemleri olan kişiler bu ameliyat için uygun olarak kabul edilir.

Başa dön tuşu